DEVRİMCİ KAMUOYUNA: DEVRİMCİ DAYANIŞMAYA EVET, İLKE VE ETİK GÖZETMEYEN KÜÇÜK BURJUVA SAMİMİYETSİZLİĞE HAYIR!

Bilinir, halk kitleleri içerisindeki çelişki antagonist/uzlaşmaz değildir. Saldırganlıkla değil, doğru bir yöntemle ele alınıp, diyalog ve çözüm yolu arayışında ısrar edildiğinde sonuç alınır. Devrimci yaklaşım da budur.

Halk kitleleri ile beraber halk için yapılacak proleter devrimci siyaset, düşmanca bir “savaş” mantığı ya da küçük burjuva rekabetçi bir ben-merkezcilik ile değil, siper yoldaşlığı ekseninde yapılmalıdır! Öyleyse, küçük burjuva alışkanlıklarından kurtulamayanlar, halk kitlelerinin genel çıkarlarına zarar verdiği kadar içerisinde yaşadığı ideolojik-politik habitatı zehirleyerek, kendi mücadele-yaşam alanlarını da kirlettiklerini asla unutmamalıdırlar.

Maoist Komünist Partisi olarak bu açıklamayı yapmak zorunda bırakıldığımız için, üzüntü duymanın yanı sıra öfkeli olduğumuzu da bütün Kaypakkaya geleneğinin tarihsel paydaşlarına geleneğimizin tüm kitlesine ayrıca genel devrimci-demokratik çevrelere samimiyetle ifade ediyoruz.

21 Mayıs günü partimizin tutsak örgütlülüğünde yer alan, partimizin pek çok çalışma alanında bulunmuş yoldaşımız Kâmil Turanlıoğlu’nun ölüm haberini aldık. Parti olarak bir araştırma süreci başlatmış, bu temelde gelen bilgilerin somutlaşması akabinde gereken bilgilendirmeyi kamuoyuna yapmıştık. Partimizden 2014 yılında kısmen ideolojik olmakla beraber, politik, ilkesel ve örgütsel anlamda kopup ayrılan anlayış kendisini Maoist Komünist Parti olarak isimlendirmişti. 2014 yılına kadar aynı parti saflarında bulunmuştuk. 2014 sonrası ise iki ayrı örgüt olarak siyasal yaşamımıza devam ediyoruz. Bu eski yoldaşlarımız politik kurnazlıkla devrimci, demokratik kamuoyuna Kâmil Turanlıoğlu yoldaşımızı kendi yoldaşları gibi lanse etmiştir. Bu tutum hem bizim hemde bilinçli olarak devlet tarafından katledilen Kâmil yoldaşımızın örgütsel iradesini tanımayarak, kimliksizleştirmektir. Hatırlatıyoruz, bu tutum Maoist Komünist Parti’yi çürüterek daha fazla kirlenmeye ve oportünizme çeker. Kendi yoldaşlarına da yabancılaşmayı yaratır. Bundan vazgeçin.

Devrimci mücadelede ölümsüzleşen değerlerimizin sahiplenilmesi tarafımızdan asla sorun olarak görülemez. Bu bizi ancak sevindirir. Bunu hatırlatmayı dahi kendimize zul sayarız. Ancak devrimin ölümsüz değerleri, uğruna canlarını verdikleri mücadele de, saflarında bulundukları parti, örgüt ve siyasal kimlikleriyle sahiplenilir. Amaç küçük burjuva politik bir tüccar kafasıyla ucuz propagandaya dayalı “rant” elde etmek değilde, siper yoldaşlığı temelinde dayanışma göstermekse, sahiplenme bu devrimci perspektifle yapılır.

Kaypakkaya yoldaşı kim sahiplenirse sahiplensin, onun uğruna can verdiği TKP(ML) devamı MKP’yi, Deniz Gezmiş’i sahiplenen THKO’yu, Mahir’i sahiplenen THKP-C’yi, Mazlum Doğan’ı sahiplenen PKK’yi ifade etmeden sahiplenemez. Sahiplenirim derse, değer üretiminden uzaklaşan küçük burjuva uyanıklığın sığ sularında boğulur.

Dolayısıyla partimiz; Kâmil Turanlıoğlu yoldaşın devrimci anısına bağlılığın bir gereği olarak, Maoist Komünist Parti’ye tüm demokratik, devrimci halk kitlelerinin bilgisi sunulan bu açıklama ile, Kâmil Turanlıoğlu yoldaşa dair yaptıkları yanlış bilgilendirmeyi düzeltmeleri için tekzip talebini açıkça iletiyor.

Gelinen yerde üzerinden geçen zamanın unutturup silikleştirdiği, 2014 ayrılığının nedenlerini devrimci kamuoyunu ve halk kitlelerini bilgilendirmek amacıyla, kısa bir özet yapmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz.

2014 ayrılığını tetikleyen ve zorunlu hale getiren ideolojik, politik ve örgütsel koşullar, dün olduğu gibi bugün de hâlâ Maoist Komünist Parti’nin dile getirdiği gibi basit ve gereksiz değildir. Gereksiz değildir çünkü; Partimiz MLM tezlerin ışığında doğmuş BPKD’nin ürünü olan Maoist Komünist bir partidir. Dolayısıyla ideolojik gıdasını unutmadan, MLM ilkeleri silikleştirmeden, devrimci proleter siyaset arenasında yaşanan değişikliklere, güçlü bir şekilde ve ideolojik tarzda, MLM ilkeler etrafında yorumlar getirerek yoluna devam etmektedir.
Partimiz post modern taarruzun en belirgin özelliklerinden biri olan, “ideolojiler körlüktür”, “büyük anlamlar” geçersizdir diyen burjuva ideolojisinden etkilenen, onunla empati içinde olan anlayışlara karşı, Kaypakkayacı Maoist bilinçle kavrayıp kuşandığı, ideolojisinden asla ödün vermeden yoluna devam etmektedir.
İdeolojilerin sonu, tarihin sonu diyenler burjuva hakim sınıfların ideologlarıdır. Kaypakkayacı parti ortam ve platformlarında içinden geçilen tarihsel sürecin baskısıyla ortaya çıkan büküntü, makas ve yönelim değişikliğini “anlamsız”, ideolojik alana dahil görmeyenler, nihayetinde yere göğe sığdıramadıkları ittifak üzerinden seçilmeleri durumunda “Cengiz Çandar”larla aynı sıralarda “kardeşce” oturmayı sorun görmeyebilirler. Kendilerinin bileceği bir iştir. Ama “post- maoist” kendilerine has dahiyane söylem ve açılımlarıyla, bizlerle yaşadıkları ayrılık sonucunu anlamsız ve gereksiz tanımlamalarla “hiç”leştiremezler. Buna dün müsade etmedik, bugünde etmeyeceğimiz bilinmelidir.
“Her şeye ideolojik yaklaşıyorsunuz, onun için geniş birlikler kuramıyoruz” diyenlere Avrupa’dan, Amerika kıtasına ve Türkiye’ye kadar kitleselleşen sol partilere bakmalarını öneririz.
Sıradan söylemler ve eylemlerle, umut tacirliğiyle geniş kitlelerle birlik sağlanmış ancak ideolojik saldırılara karşı çıkılamamıştır. Dolayısıyla, son kertede proletarya ve halkın çıkarları için politik mücadelenin her alanına ideolojik bakamayanlar kaybettikleri gibi, dünyanın acilen ve sömürülen kitlelerine de kaybettirmişlerdir. Biz MLM’ler dün, bugün, yarın yenilebiliriz, ancak yenildiğimiz her koşulda tekrar ayağa kalkar tek kişide kalsak ideolojik olarak direniriz. Bu sınıf mücadelesinin bizlere döne döne öğrettiği altın değerindeki dersleridir.
Peki ya sizler, siz post-maoist, post-modern devrimciler. “Boykot siyasetsizliktir” diye ideolojik rajon kesen “dahiler”, siz direnebileceğinizin sözünü verebiliyor musunuz?
Meseleye böyle yaklaştığımız için, sizleri defalarca dostça uyardık. Yine uyarıyoruz. Dikkate almaz da küçük burjuva kibir ve kendi “dahiliği”ne hayranlığınızın sarhoşluğuyla, “Tanrım sen beni eleştiriden koru, öz-eleştiriden ben kendimi korurum” yeminiyle hareket ederseniz, Maoist Komünist Parti’niz bağlı olduğunu söylediği ilkeleri yuttuğu gibi, hâlâ üzerinde olduğunu düşündüğü ideolojik gömleğini de bu gidişle kaybedecek. Bizden söylemesi.

2014 yılında bu arkadaşlar partimizden kopmuştur, ancak partimiz hiçbir zaman bu arkadaşları düşman olarak görmemiş, onların 2014 sonrası ölümsüzlerini, kendi fahri ölümsüzleri olarak görmüş, faaliyet yürüttükleri uğruna can verdikleri partiyi “Maoist Komünist Parti” ismini vererek anmıştır. Asla ve asla Maoist Komünist Parti’yi yaşanılan yenilginin tek başına suçlusu olarak görmemiş hedef almamıştır. Bu arkadaşlarımızın ölümsüzlerini, örgütsel olarak bağlı bulundukları Maoist Komünist Parti’nin ismini belirterek andık. Doğru olan ilkesel tutum da budur.

Peki bu arkadaşlarımız ne yapmıştır? Kâmil Turanlıoğlu yoldaşımızı sahipleniyor gibi yaparak partimize sinsice saldırmış, partimizin ismini vermeden yoldaşımızın emeklerine ve bütün partili yoldaşlarımızın 2014 sonrası ortaya koydukları emeklerini yok saymıştır. Sinsice bir saldırı konsepti işletilmiştir. Bunu deşifre ediyoruz, devrimci kamuoyununun dikkatine sunuyoruz. Bu saldırı konsepti hafife alınmamalıdır. Eğer hata yaptık düşüncesine Maoist Komünist Parti tarafından sahip olunacaksa, tekzip haklarının baki olduğunun da altını çiziyoruz. Bu haklarını kullanarak yanlışlarını düzeltsinler. Devrimci erdem bunu gerektirir.

2014 sonrası ayrılığın ana sebebi, MLM ilkelerin ve tezlerin darbeci bir kongre sonrası tahribat, tahrifat ve dezenformasyona uğratılmasıdır. İdeolojide ısrarın “dogmatik körlük”, MLM ilkelerin etrafında tutarlı devrimci proleter siyasetin ise tarihin “külüstür söylemi” olarak tariflenmesi, gelişememenin, büyüyemenin bahanesinin “yenilik” gerçekleştirememek olarak damgalanması, bu süreçte adeta bölünme içten içe yıllara varan bir şekilde örgütlenerek, partimizden bu arkadaşlar çoğunluk olarak ayrılmışlardır. Her zaman azınlık hizip yapmaz, çoğunluk tarafından da hizip yapılabilir. 2014 kongresi bunun iyi bir kanıtı olmuştur.

Partimiz 2010-2014 sonrası Kemalizmin tasfiye edildiği yanılsamasından tutalım da, tekellerin barışık ve birlikte büyümesi tezinden, üretim anarşisinin sonlandığı tezine kadar bir yığın meselede bu arkadaşları ikna edememiş ve ayrılık yaşanmıştır. Nitekim bu arkadaşlar aradan geçen zaman zarfında hem pandemi sürecinde, hem de Ukrayna-Rusya savaşında ortaya çıkan tablo neticesinde görüşlerinin bir kısmını düzeltme yoluna gitmiştir. Aramızdaki ayrımın, yaşanan ayrılığın temeli yukarıda ifade ettiğimiz görüşlerde ve daha fazlasında yatmaktadır.

Bu bilgilendirmeleri diğer dost devrimci kurumlar içinde yaptığımızı ifade edelim. Aramızdaki ayrımları, ayrılık nedenlerini bilmiyorlarsa bu bilgilendirmeler yoluyla öğrenmeleri içindir. Zira Kâmil yoldaşın bağlı bulunduğu partimizin ismi (Maoist Komünist Partisi) yerine, Maoist Komünist Parti ismini vererek yoldaşımızın katledildiğini Türkiye ve Kuzey Kürdistan halk kitlelerine duyurmuşlardır.

Eğer bu yanlış düzeltilmeyerek aksine bile bile tekrarlanırsa, bunun en başat gerekçesi küçük burjuvazinin her şeyi mübah gören ve meseleleri hatalı kavrayan anlayışında yatmaktadır. Maoist Komünist Parti’ye bir kez daha tekzip yayınlayarak hatalarını düzeltmelerini salık veriyoruz. Tekzip yayınlamaması hâlinde, dostluk hukukuna aykırı olarak her türlü hatalı ve sinsice saldırgan anlayışı içselleştirdiğini bu olay özgülünde tüm Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimci hareketine ilan etmiş olacaklarını belirtiyoruz. Bizlerinde kendilerine, eleştiri konusu yaptığımız hatalarına karşı alacakları tutuma göre, yaklaşım geliştireceğimizi belirtiyoruz.

MAOİST KOMÜNİST PARTİSİ
MK-SB

29 MAYIS 2023

Önceki İçerikÖlümsüz Yoldaşlarımıza Sözümüz; Devrim, Yeminimiz ve Düşmana Olan Kinimizdir! 
Sonraki İçerik17’LER ZAFER GÜVENCEMİZ, HALKLARIMIZA VERİLMİŞ DEVRİM SÖZÜMÜZDÜR!