17’ler partimizin 33 yıllık tarihinin muhasebesidir, sağ ve sol oportünizme güçlü bir cevaptır. Dünya ve Türkiye Kürdistan devrimci hareketinin yediği darbelere cevap olmak için düşmanla cepheden karşı karşıya gelerek, düşmanın her türlü tasfiyeci saldırısına işte buradayız diyerek Türkiye ve Kuzey Kürdistan halk kitlelerine, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimci hareketine moral ve motivasyon kazandırmanın, ideolojik ve örgütsel önderliğini boşluğunu bilimsel sosyalizm ve devrimci temelde doldurmanın adıdır.

17’ler MLM tezlerin ve ilkelerin Türkiye Kuzey Kürdıstan devrim hareketi içerisinde yarattığı en özgün komünist aygıt Maoist Komünist partisinin bilimsel temelde iradi yansımasıdır.

16/17 Haziran 2005’te faşist Türk Devleti’nin halk düşmanı kolluk kuvvetleriyle, partimiz MKP’nin bütün bir tarihsel sürecinin en iradi önderliği, kadro, parti üyesi ve savaşçıları arasında, eşit olmayan koşullarda, iki sınıfın çarpışması yaşandı. Yoldaşlarımız kelimenin gerçek anlamında kalleş bir pusuda alçakça katledildiler. Teslim olmayan bir feda kuşağının komünistleri olarak, halka, partiye ve devrime sonsuz bağlılığın eşsiz birer komünist örneği olarak ölümsüzleştiler. Başta parti 5. Genel Sekreterimiz Cafer Cangöz, yardımcısı Aydın Hanbayat olmak üzere, Kaypakkayacı komünist savaş siperlerinin ölümsüz isimleri Alaaddin Ataş, Kenan Çakıcı, Berna Saygılı Ünsal, Okan Ünsal, Ali Rıza Sabur, Cemal Çakmak, Ökkeş Karaoğlu, Ersin Kantarcı, Çağdaş Can, Gülnaz Yıldız, Ahmet Perktaş, İbrahim Akdeniz, Binali Güler, Taylan Yıldız ve Dursun Turgut yoldaşların görkemli anıları önünde, bağlı yoldaşlığımızla bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.

17’ler, düşmanın tam da “bitti” dediği yerde, içte ve dışta her türlü dejenerasyon, ölçüsüz saldırı, dağıtıcı ve tasfiyeci rüzgarların fırtınaya dönüştüğü koşullarda, “köklerimize sarılarak” partimizi başlangıç rotasına oturttular. Bugünkü koşullarda bu tarihsel komünist önderlik rolünün geçmişteki büyük ideolojik anlamı, görece unutulup silikleşse de parti aklımızın her dönem hakkını teslim edeceği bir stratejik önderlik müdahalesiyle yürüyüşümüzün önündeki yığınakta biriken sorunlara neşter vurulmuş, yol mahirce açılmıştır.

Bugün üzeri kabuk bağlayarak çoğalan sorunlara kör ve sağır olup, “küçük dağları ben yarattım” kibiriyle burunları göğe değen “öndercikler”in, teoride üzerine onca yemin edip, pratikte sırt döndükleri Kaypakkayacı komünist önderlik tamda 17’ler’in bu tarihsel rolünün üstünden atlamalarıyla, tarafımızca suç üstü olmuştur.

17’ler, Devrimci Halk Savaşı’nın güncel görevleri üzerinde tarihsel rolünü oynayan stratejik parti önderliğini yeniden inşa ederek, zafer yürüyüşünde ısrar etmenin adı ve çağrısı oldular. ” Ancak, fırtınalı zamanlarda kendi köklerine sımsıkı sarılanlar ayakta kalabilir ” diyen, tarihsel öğretinin bilinciyle, tasfiyeci-inkarcılığa düşmeden her türlü güncel görevin taşıyıcıları olarak, partimizi mücadele cephesinde ideolojik, politik, örgütsel ve askeri olarak tepeden tırnağa silahlandırıp, önderliğin, kendilerinin dahi inanmadığı “kuru iddialarla” değil, halkın içinde, ateş altında, sınıf mücadelesinin en amansız koşulları altında çelikleşerek var olacağını öğrettiler.

71 Silahlı Devrim Cephesin’de, devrimin bütünlüklü sorunlarına topyekün komünist çözüm öneren, Kaypakkaya yoldaşın önderliği altında hakim sınıflar dünyasına kafa tutan partimizin, savaşçı niteliğine tutunmayla sınırlı kalmadılar 17’ler, bununla yetinmediler. Orada kalmadılar. Verili koşullarda kimsenin kolay kolay dokunmaya cesaret edemediği partinin yakıcı sorunlarının üstüne yürüdüler. Tabu tanımadılar. Bürokratizmden, yoldaşlarına ve halka yabancı kendinden menkul önderlik pozlarından uzak durdular. İş yaptılar/yapın dediler. Özverili oldular/çağrısını yaptılar. Cüret ettiler/ cüret edin dediler. Her türden pozculuğa, konformizme, reformist ahmaklığa, mücadelenin ihtiyaçlarından kopuk, İttifak “pazarlıklarına” asla ödün vermediler.
Onları bu tarihsel okuma ile anıyor, bağlı yoldaşlığın içtenliğiyle önderliklerinden öğrenmeye devam ediyoruz.

Bilinir, her ölüm, her kayıp yenilgi değildir. Taktik bir yenilgi olarak, öğrenmesini bilenler için, stratejik başarının yol gösterici öğretmen/ öğretenleridir de aynı zamanda.
Bu bakımdan 17’ler’in kaybıyla yaşanan taktik yenilginin uzun süren artçı sarsıntıları birilerini yoldan çıkarsada, bağlı yoldaşlığın izinde mücadelenin birçok cephesinde düşmana karşı Kaypakkayacı bilenmenin kesin ve keskin iradesiyle, stratejik zafer için görev bilinci olan bizlere pusula oldular onlar.

17’ler, en zor koşullar altında, yaratılan tüm mevzileri birer birer terk ederek sıvışan, hakim sınıfların “akıllısı” olup ehlileşen, mücadeleyi sistemin “yükselen” parametrelerinde “oylama”nın başarısına havale edip, ertesi gün “iktidar namlunun ucundadır” “ayeti” üzerine olmadık yeminler eden, şaşkın oportünizmin aklını başından alan, düşmana kafa tutan komünist cüretin heybetli kükreyişidir.

Onlar elbette birer aziz değildi. Esaslarını oluşturan komünist niteliklerinin yanında, sınıf mücadelesinin diyalektiğine uygun olarak hataları da olan yoldaşlardır. Ama “iç pişmanlık” yaşayan, rotasını sistem içine dönen “cesur” ve utangaç reformistler sağ ve sol oportünistler boşuna sevinmesin.
Lenin’in Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht yoldaşlar için söylediği gibi, “Kartallar, kimi zaman alçaktan uçabilir, ama tavuklar asla yükselemez”(!)

Öyleyse, halkı, sosyalist devrimci güçleri ve elbetteki Kaypakkayacı bölükleri de birleştirecek olan pusula, 17’lerin mirası üzerinde doğru yolu göstermek için beklemektedir. Soyut, suya sabuna dokunmayan salt bir iyi niyet beyanıyla, ikiyi bir eden bir birlik duası bizden uzak dursun. “Amin” demeyeceğiz. Stratejik zafere kilitlenmeyen, günü ve görevlerini burdan kuşanmayan, bedel ödemeye tövbe etmiş, oportünist reformist ittifaklar çukurunda debelenenlerle ve mücadele alanlarını terk edenlerle, ML tezleri ve ilkeleri ret ve inkar edenlerle yeni türden bir tasfiyecilik zemininde birlik olabileceğini söyleyen halka yalan söylüyordur. Sahte şahitlik yapmayacağız.

Emekçiler, Halklarımız, Yoldaşlar, Siper Yoldaşları!

17’ler sadece parti saflarımızda zaferi muştulayan bir işaret fişeği değil, dünyanın neresinde olursa olsun ezilenlerin bayrağı altında toplanıp dövüşen herkese umut ve direnç çağrısıdır. Bu çağrıyı bugünde unutmayın. Onlardan bize miras Maoist Komünist Partisi’nin saflarında toplanarak, Mercanlar’dan yükselen bu görkemli devrimci savaş çağrısına cevap olalım. Faşist diktatörlüğün, emperyalist haydut dünya düzeninin ve gericiliğin komünizm zaferiyle parçalanacağı mücadele yolu, 17’lerin yürüdüğü zafer yoludur.
Tüm ezilen ve sömürülenleri, 18. ölümsüzlük yıldönümünde bir kez daha 17’ler adına MKP bayrağı altında birleşip savaşmaya, sömürü düzenini yerle bir edecek muzaffer devrim için cüret edip kazanmaya davet ediyoruz.

-17’ler Ölümsüzdür!
-Parti Ve Devrim Kahramanları Ölümsüzdür!
-Yaşasın Halk Savaşının Zafer Yolu!
-Yaşasın Partimiz Maoist Komünist Partisi!
-Yaşasın Halk Kurtuluş Ordusu 

MAOİST KOMÜNİST PARTİSİ
Merkez Komitesi Siyasi Büro
16 HAZİRAN 2023

Önceki İçerikDEVRİMCİ KAMUOYUNA: DEVRİMCİ DAYANIŞMAYA EVET, İLKE VE ETİK GÖZETMEYEN KÜÇÜK BURJUVA SAMİMİYETSİZLİĞE HAYIR!
Sonraki İçerikŞan Olsun Parti Güçlerinin Birliğine!