İşçi sınıfının tarihsel mücadele seyri içinde özel bir öneme haiz olan 1 mayıs, sınıfın ekonomik, sosyal ve siyasal taleplerinin kitlesel ve güçlü bir şekilde dile getirildiği evrensel bir kürsüdür. Bu evrensel kürsünün kurulmasına sayılı günlerin kaldığı verili durumda, dünyadaki genel gidişat işçi sınıfı ve emekçilerin aleyhine seyretmektedir. Sınıf üzerindeki sömürü ve talanın artması, ortaya çıkan zenginliğin bir avuç kapitalist tarafından gasbı ile yoksulluğun ve açlığın büyümesi, sınıfın örgütlenmesi önündeki engellerin çoğaltılması, iş cinayetleriyle güvencesizliğin normalleştirilmesi, artan fiyatlar karşısında ücretlerin sabite yakın durması ile yaşam standartlarının düşürülmesi, yabancı ve göçmen düşmanlığının pompalanarak sınıf bilinci ve kültürünün zayıflatılması gibi birçok olay ve olgu, işçi sınıfı ve geniş emekçi halk kitlelerinin yakın dönem mücadelesinin temel konuları arasındadır. Bu ve benzeri gelişmeler, ülkeden ülkeye benzerlikler ve farklılıklar arz etse de değişmeyen esas şey ise sınıf mücadelesi ve onun siyasal ve örgütsel pozisyonudur. Bu siyasal ve örgütsel pozisyon, gerek sarı sendikal anlayışlar ile işçi sınıfının kapitalist düzen içinde pasifleştirilerek sınıf uzlaşmacılığına-işbirliğine itilmesiyle ve ayrıca özelde, sınıfın öncü kurmayı komünistlerin genelde ise tutarlı dostları devrimci yapıların tasfiyeci dalga içinde yerle yeksan oluşundan dolayı, oldukça gerilemiş ve nitelik kaybı yaşamıştır.
Kapitalist-emperyalist barbarlık, sosyalizm mücadelesinin ve deneyimlerinin ağır yenilgisinden sonra başlatmış olduğu karşı-devrimci ideolojik bombardımandan sonra ciddi başarılar elde etmiş olsa da, gelinen aşamada yaşanılabilir bir dünya yaratamayacağını kanıtlamış; tam tersine “kendi suretinin” en çirkin halini dünya halklarına dayatmaktadır. Gerici sınıf çıkarları için güç ve iktidar mücadelelerinin doğal sonuçları olan savaşlar, ekonomik ve siyasal yaptırımlar, ticari ve askeri kapışmalar, silahlanma yarışları, hibe ve kredi politikalarıyla ülkelerin geleceğinin hipotek altına alınması, 3. paylaşım savaşının ayak sesleri gibi akla ilk gelen örnek ve olasılıklar, artık bir bütün gezegenimizi tehdit etmektedir. Emperyalist barbarlığın durdurulması, dün olduğu gibi bugün de temel bir devrimci görevdir.
Avrupa’da, faşizmin ayak seslerinin güçlü bir şekilde siyasal arenada yankılanması, etkili ve daha güçlü bir karşı koyuşu da güncel bir politik hedef olarak koşullamaktadır. Enternasyonalist mücadeleyi büyütmek, proleter dünya devriminin politik ufkundan beslenerek yerli, göçmen ve azınlıkların ortak mücadele dinamiğini kurmamız gerekmektedir. “Yabancı” ve göçmen düşmanlığı, emperyalist talanın ve kapitalist sömürünün kendi eliyle yarattığı krizin ürünüdür. Ne burjuva demokrasisi, ne de onun ikiz kardeşi olan faşizm; sınıfa, emekçilere, halklara ve ezilen ulus ve cinslere derman olamaz. Burjuvazinin sömürü ve talan tarihi, bu konuda en hakiki öğretmendir. En ufak bir hak dahi kan ve terin, can ve emeğin ürünüdür.
Türkiye/Kuzey Kürdistan işçi ve emekçileri, 19 mart hakim sınıflar arası siyasal darbe ve mücadelenin sebep olduğu kitlesel karşı koyuşun ve hareketliliğin rüzgarıyla 1 mayısı karşılamaktadır. AKP ve MHP blokunun, bu blokun tescilli faşist liderleri olan Erdoğan ve Bahçeli ikilisinin, geniş halk kesimlerinde haklı olarak kazandıkları nefret sokağa taşmış, günlere yayılmış ve etkili bir sokak muhalefetinin fitilini ateşlemiştir. Bu ateş, düzenin diğer bir aktörü olan ve paçavra bir muhalefet çizgi izleyen CHP’yi bile zorlamıştır. Devrimci muhalefetin geriliği, sınıf siyasetinin ideolojik olarak silikleşmesi; kitlelerde çaresizliği büyütmüş ve Erdoğan’ın kötü ve ılımlı bir kopyası olan Ekrem İmamoğlu’nu kurtarıcı haline getirmiştir. Komprador hakim sınıflar arasında cereyan eden iktidar kavgası, kitlelerin üzerindeki ölü toprağını atmasına, düzenin bekçileriyle sokaklarda karşı karşıya gelmesine sebebiyet vermiştir. Komünistler ve devrimciler bu kitle hareketinden öğrenmeli, güncel görevlerine yoğunlaşmalı, tasfiyeci ideolojik odaklarla hesabı kesmelidir. Geçmişin şanlı mücadele mirasıyla, günün ihtiyaçlarına yoğunlaşmalıdır. Bunu başarabilecek tecrübe ve cürete sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Burjuvazinin yeminli uşakları, ideolojik ajanları ve paralı cellatları, komünistlerden ve devrimcilerden daha zeki ve cüretli değillerdir.
Kapitalist sömürü ve talanın altında geleceksizliğe ve yoksulluğa mahkum edilen işçiler, emekçiler!
Erkek egemen düzenin aşağıladığı, erkeğe köle ettiği, taciz ve tecavüzü kader haline getirdiği, namus cinayetine kurban ettiği kadınlar!
Emperyalist ve faşist saldırganlık altında milli zulüm ile ülkeleri ve milli kimlikleri tarumar edilen uluslar!
Hakim inançlar içinde asimile edilmek istenen, varlığı değersizleştirilen ezilen inançlar!
Hep birlikte, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan kavga bayramı 1 mayısa! Taleplerimizi, öfkemizi, özlemlerimizi ve umudumuzu 1 mayıs alanlarında haykıralım. Sesimiz yer küreyi sarsmalı, gök kubbeyi inletmeli.
YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!
YAŞASIN 1 MAYIS – BIJİ YEK GÛLAN
YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM
YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZM
MAOİST KOMÜNİST PARTİSİ / AVRUPA KOMİTESİ
30 Nisan 2025