87 Nolu Açıklama
Tarih boyunca bir çok kavim ve topluluk ya tümden ya da önemli oranda baskı ve zulme uğrayarak ya tarih sahnesinden silinmiş ya da çeşitli biçimlerde asimilasyonlara uğrayarak benlikleri karartılmıştır.
Baskı, zulüm, sömürü ve katliamlar kapitalizmin şafağında da yoğun bir şekilde sürmüş ve emperyalist kapitalizm bugünlere kadar devam etmiştir.
Halklar ve ezilen uluslar ideolojik olarak çok yönlü kuşatma altına alınarak bir dünya sistemi olan emperyalist kapitalizmin sömürü ve zulüm çarkının kıskacı içerisinde kaderlerine boyun eğdirilmek istenmektedir. Fakat bunlar kader değildir ve tarihsel ve toplumsal olarak özel mülkiyet dünyasının halklara ve ezilen uluslara kendini zorla dayatmasının bir sonucudur. Ezilen ve sömürülen halklar aynı tarihsel süreç içerisinde zalimlere ve sömürücülere karşı nice kahramanlıklar göstermiş ve büyük zaferler kazanmışlardır. Ortadoğu’daki Kürt halkının Demirci Kawa önderliğinde zalim Dehag a karşı başkaldırısı ve zaferi de bunlardan biridir.
Ancak daha sonraki yüzyıllar içerisinde feodal despotik Osmanlı ve İran sömürücü devletleri tarafından ikiye ve sonra da kapitalist emperyalistler ve onların uşakları Türkiye Cumhuriyeti, Suriye, İran ve Irak ile kol kola Kürdistan ve Kürt ulusu dört parçaya bölünmüştür. Kapitalizmin şafağında bir çok uluslaşma yaşanırken ve bir çok ulus Kendi Kaderini Tayin ederken Kürt ulusu ise emperyalist kapitalizmin pazar çıkarlarına peşkeş çekilerek vahşi bir şekilde baskı, zulüm ve katliamlar eşliğinde bu en demokratik hakkı zorla gasp edilmiştir.
Toprakları ve benlikleri ilhak edilerek vahşi bir şekilde çeşitli kıyımlardan geçirilen Kürt ulusuna mensup nice yurtsever aşiret ve hareketler bütün baskı, zulüm, sömürü ve katliamlara rağmen yılmamış, teslimiyete ve ihanete karşı
mücadelesini bugünlere kadar sürdürmüştür. Kürt ulusuna mensup bütün bu isyanlar ve hareketler, içerisinde demokratik muhteva taşımalarından kaynaklı ilericiydi ve desteklenmesi gerekirdi.
Dünyadaki toplumsal ilerlemeler, sınıfsal ve ulusal mücadeleler neticesine Marksizm Leninizm Maoizm den etkilenerek ulusal kurtuluş savaşı veren hareketlerde kendini göstermiştir. Bunlardan birisi de devrimci Kürt ulusal burjuva milliyetçi bir niteliğe sahip dost güçlerden PKK’dir. Kürt ulusal hareketinin devrimci niteliğinden dolayı başta emperyalistler olmak üzere onların işbirlikçi uşak rejimlerini kaygılandırmaktadır. Çünkü yıllarca radikal devrimci silahlı mücadelenin ürünü olarak gelişen PKK, bu sömürücü zalimlerin konseptlerine uymamakta ve kayıtsız koşulsuz teslimiyete ve tasfiyeye karşı direnmektedir. PKK nin siyasi alanda kendini meşrulaştırma ya da kabul ettirmeye dönük politikalarını anlamakla birlikte; emperyalist patentli, bilumum uşak yerli feodal yönetim ve feodal-faşist burjuva devletlerin gerçekleştireceği Kürt Konferansının kayıtsız-koşulsuz teslimiyet ve tasfiye manevralarına hizmet etme içeriği ve amacına karşı uyanık olunmalıdır.
Dünya halkları ve ezilen uluslarının baş düşmanı ABD emperyalizminin başını çektiği emperyalist saldırı bloğunun yeni dünya düzeni eksenindeki Ortadoğu Projesi kapsamında yürüttüğü işgal ve sömürü politikaları işbirlikçi-uşak gerici faşist rejimler eliyle de boyutlu olarak gerçekleştiriliyor. Yeni saldırı konseptine uygun olarak, Güney Kürdistan da emperyalizme biat etmiş Kürt yönetimi ve Türk devleti arasındaki çeşitli senaryolarla gerçekleştirilecek ”Kürt Konferansı”; bilinmeli ki, Kürt ulusal hareketinin tasfiye edilerek, Kürt ulusunun emperyalist dünya sisteminin bir parçası haline getirilmesini amaçlamaktadır.
Devrimci dinamiğini hala koruyan Kürt ulusal hareketinin bu haklı ve son derece meşru mücadelesi emperyalistleri ve stratejik uşağı faşist rejimleri son derece ilgilendirmektedir. Zira gerici uşak Kürt önderlikleri eliyle radikal yurtsever devrimci hareketin pasifize edilerek Kürt ulusunun özgür geleceği karartılmak ve emperyalistlerin maşası ve kuklası haline getirilmek istenmektedir. Başını ABD nin çektiği emperyalist yeni konseptin bir parçası olarak PKK özgülünde bütün yurtsever, devrimci ve komünist güçlere yönelik psikolojik vd noktalardaki çok yönlü saldırı politikalarının işbirlikçi uşak rejimlerinde paravan olarak kullanıldığı topyekün uygulanmasıdır. Yurtsever devrimci Kürt ulusal hareketi, bugüne kadar binlerce şehitle ve oldukça zor süreçlerden geçerek yarattığı değerleri, küçük kırıntılara feda etmemelidir. ”Olmaz, devletle baş edilemez, boşuna uğraşmayın, başarılamaz” gibi halkın söylemleri karşısında nasıl ki yılmayıp Mazlumların- Mahsunların ve daha binlerce yurtsever devrimcinin yiğitlikleriyle karamsarlığa ve umutsuzluğa karşı mücadele ilerletilmiş ve güçlü bir kitle hareketine dönüşmüşse, bu gelenek sürdürülmeli ve bu tarih asla unutulmamalıdır. Kanla yazılan devrimci Kürt ulusal hareketinin tarihi mirası ve tecrübeleri, emperyalist oyunlara peşkeş çekilemez. Kayıtsız-koşulsuz tam köleliği hedefleyerek tasfiye ve marjinalleştirme politikalarıyla yeni manevra ve senaryo konseptlerine karşı tüm noktalarda alternatif teorik pratik politikalar gerçekleştirilmelidir.
Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde kahramanca kavgaya tutuşan ve yaşamını yitiren binlerce yurtsever devrimcinin bıraktıkları direniş ve mücadele mirası; özellikle bu gün Kürt ulusuna karşı sinsice geliştirilen tasfiyecilik ve teslimiyet saldırılarına bent oluşturmak açısından önemle kuşanılması gereken devrimci ödevdir. Geçmiş önderliklerimize bağlılığın yolu bugün Türkiye-Kuzey Kürdistan da Kürt, Türk ulusu ve diğer milliyetlere mensup halklarımızın özgür ve bağımsız demokratik halk cumhuriyeti, sosyalizm ve komünizm mücadelesini yükseltmekten geçmektedir. ABD emperyalizminin organizesiyle gerçekleştirilecek olan Kürt Konferansına karşı bütün demokrat, yurtsever, devrimci ve komünistler bu perspektifle hareket ederek halkların kardeşliği şiarıyla mücadelesini ortaklaştırarak yeni direniş mevzileri yaratmalıdırlar.
Türkiye-Kuzey Kürdistan yurtsever, devrimci ve komünist hareketinin gelişmesini engelleyen dar grupçu-klikçi, sekter ve pragmatist pratik politikalar yerine, halklar, ezilen ulus ve milliyetlerin çıkarları temelinde hareket ederek ideolojik- politik tasfiye ve saldırılara karşı başarılı olabiliriz. Bu bilinçle PKK nin devrimci dinamiğini tasfiye ederek Kürt ulusu özgülünde Türkiye-Kuzey Kürdistan halklarının devrim mücadelesini de hedefleyen sözde “Kürt Konferansı”na karşı tüm ilerici güçler ortak ideolojik ve pratik mücadele yürütmelidirler. Türkiye-Kuzey Kürdistan halkları ve ezilen ulus ve milliyetlerin gerçek kurtuluşu Halk Savaşının ete kemiğe bürünmesiyle olanaklıdır.
Kahrolsun Halkları Ve Ulusları Köleleştiren Emperyalist Çözüm Siyaseti!
Kahrolsun Emperyalizm-Feodalizm-Komprador Kapitalizm-Faşizm ve Her Türden Gericilik!
Yaşasın Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakkı!
Yaşasın Bütün Uluslardan İşçilerin ve Ezilen Halkların Kardeşliği!
Yaşasın Halk Savaşı!
Maoist Komünist Partisi
Merkez Komitesi-Siyasi Bürosu
Mart 2009