TEKEL İŞÇİLERİ YALNIZ DEĞİLDİR! HALK KAZANACAK, HALK SAVAŞI KAZANACAK!

101 Nolu Açıklama                                                                                                                                        

Başını ABD’ nin çektiği emperyalist efendilerin stratejik uşağı faşist Kemalist Türk devleti hakim sınıfları ve kliklerinin, ülkemiz işçi sınıfı ve emekçileri, ezilen Kürt ulusu, azınlık milliyetler ve değişik inanç gruplarından tüm ezilen ve sömürülen haklarımıza yönelik vahşi saldırılarını daha da sistemli olarak sürdürüyorlar. Birçok kültürü aynı zeminde barındıran Tekel İşçilerine yönelik hak gaspları da bunlardan biridir.

Diğer birçok konu ve noktada olduğu gibi Türkiye-Kuzey Kürdistan işçi ve emekçileri de böylesi bir süreç de saflaşma ve netleşme ile karşı karşıyadır. Dolayısıyla emekçi halkın haklı ve onurlu yaşamında saf tutup, işçilerin davasından yana olan her fert, grup, hareket ya da parti Tekel İşçilerinin bu ilerleyen kararlı direnişi ve hak alma mücadelesine karşı, görev ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmekle daha keskin yüz yüzedir.

Sınıfsız ve sömürüsüz toplum ve ‘’kardeşlik dünyası’’ için mücadelemizin öncü ve önder gücü bilinciyle, Tekel İşçilerinin kararlı bir şekilde sürdürdüğü direnişi kazanımlarla ilerletmek ödevdir.

Ölmek Var Dönmek Yok! , Yılgınlık Yok Direniş Var! sözlerini kendisine rehber edinen işçilerin ekonomik ve demokratik talepleri, görev ve sorumluklarımız arasındadır. Unutulmamalıdır ki emperyalist zulüm ve sömürü politikaları yeni konseptlerine uygun olarak bütün alanlarda olduğu gibi işçi sınıfına yönelik de hummalı bir şekilde sürdürülmektedir. Bu yönüyle saldırının mahiyeti iyi kavranılmalı ve buna göre bir ideolojik, politik ve pratik duruş gösterilmelidir.

AKP hükümeti memuriyetliğinde somutlanan emperyalist tekellerin mali kurumu İMF’ nin işçi sınıfına yönelik daha fazla örgütsüzlük, açlık ve yoksulluğa dönük saldırı politikaları, Türkiye-Kuzey Kürdistan hakları ve onların içerisindeki çeşitli ilerici, yurtsever, devrimci ve komünistlerini daha fazla göreve ve de daha fazla ortak eylem birlikleri ile mücadeleye çağırmaktadır.

Anlaşılmalıdır ki yaşanan süreçte her geçen gün emperyalist kapitalist dünya sistemi, doğayla birlikte tüm yaşamı, çilekeş dünya halkları ve ezilen mazlum uluslarını daha fazla kötürümleştirerek koşullarını zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla bütün ezilen ve sömürülen sınıf ve öncü-önder güçleri durumundaki devrimci ve komünistlerin bulundukları her alanda emperyalist haydutlara ve onların stratejik uşağı durumundaki komprador bürokratik burjuva yerel iktidarına karşı daha örgütlü ve birleşik mücadele içinde yer alarak devrimci eylemi yükseltmeleri zorunludur. Devrimci savaşımın yükseltilmesi acil görevdir. Tekel işçileri, proletarya ve devrimci halkların birliğini, disiplin ve dirayetini öğreterek ışık tutuyor. Öğrenelim.

Artık rekabetçi, kısır didişmelerden, dayatmacı, sekter ve de kuyrukçu teorik pratik politikalardan bir an önce vazgeçilip genelde dünyanın özgülde de Türkiye-Kuzey Kürdistan’ ın ideolojik, politik, askeri ve örgütsel, ekonomik ve sosyal, kültürel ve güncel sorunlarına teorik ve pratik olarak cevap olabilecek faaliyetlerde yoğunlaşmamızın gereği daha fazla kendini koşullamaktadır. Kürdün den Türk’üne, İç Anadolu’sundan Karadenizlisine, Egelisinden Kürdistanlısına kadar her bir noktadan ezilen ve sömürülenlerin aynı emek kolunda birleştiği Tekel İşçilerinin meşru hak alma mücadelesine teorik pratik yaklaşım, günümüz ve geleceğimiz açısından önem arz etmektedir.

Feodal komprador bürokratik burjuvazi önderliğindeki faşist Kemalist Türk devletine yedeklenen emperyalist patentli işbirlikçi sarı sendikalara karşı da uyanık olmalıyız. Dünya düzleminde olduğu gibi Türkiye-Kuzey Kürdistan özelinde de uzlaşmacı- tasfiyeci reformizmin çok yönlü demagoji, yalan, hile ve entrikalarına karşı ideolojik mücadeleyi elden bırakmamalıyız.

Yine faşist devletin valilik ve diğer kurumları ile sivil uzantılarının direnişi bastırmak ve kırarak dağıtmak için provakatif girişimlerine karşı da hazırlıklı olunmalıdır. Devrimci komünistler unutmamalıdır ki amaçlaştırmadan, reform uğruna mücadele içerisinde yer almalıdırlar. Demokratik Halk İktidarı mücadelemizin bir parçası, bir aracı olarak ele almalı ve bu bilinçle mücadele etmelidirler. Bağımsızlık, halk demokrasisi, sosyalizm ve komünizm yürüyüşü ve mücadelesinde somut ve güncel görevlerimiz arasındaki Demokratik Sendikal Hareketin işçi ve emekçiler içerisinde örgütlenmesi ve mücadelede yer alması ertelenmemelidir. Tekel İşçilerinden öğrenelim ve mücadele araç ve yöntemlerimizin bir parçası haline getirelim. Her geçen gün ve süreçte daha da kitleselleşen işçilerin direniş ve mücadelesini çeşitli kampanyalarla destekleyelim ve kazanımlarıyla taçlandıralım. Ellinci günlere ulaşan Tekel İşçilerinin meşru ve demokratik hak alma direniş ve kararlı mücadelesini selamlarken, Halk Savaşının tüm siperlerinde teorik pratik, genel ve somut güncel mücadelemizi geliştirerek ilerleteceğiz. 

Proletarya Önderliğinde Halk İktidarı Mücadelesinde Birleşelim!

Yaşasın Tekel İşçilerinin Meşru Demokratik Hak Alma Direnişi ve Mücadelesi!

Yaşasın İşçi ve Emekçilerin Birliği-Dayanışma ve Mücadelesi!

Biz Kazanacağız, Halk Kazanacak, Halk Savaşı Kazanacak!            

Maoist Komünist Partisi

Merkez Komitesi- Siyasi Bürosu

                                                                                Ocak 2010

Önceki İçerikDTP’nin Kapatılması, Çiğnenen Kürt Ulusu İradesinin Bir Kez Daha Çiğnenmesidir!
Sonraki İçerikABD ‘’Ordusu’’ Durumundaki İşgalci NATO Güçleri, Afganistan’dan Kanlı Ellerinizi Çekin! Dünyadan Defolun!