Süleyman Açıkel

DERSİM/OVACIK/GÖZELER ÇATIŞMASI/16-17 NİSAN 2005
1969 yilinda Dersim Ovacık ilçesine bağlı Aktaş köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. ilk okulu okuduktan sonra ailesinin durumunun kötü olmasından dolayı okulunu yarıda bırakmak zorunda kaldı. Çoçuk yaşta çalışmaya başlayan Süleyman, partiyi daha küçük yaşta köye gelen gerillalar tarafından tanıdı. Ergenlik yıllarında eve gelip giden HKO gerillalarını tanıdı. Amaç ve düşüncelerini benimseyip düşünce olarak sempati duydu. 91 yılında Adana’ya taşınmak zorunda kaldı. Ancak yoldaşlarıyla bağlarını koparmadan çeşitli faaliyetlerde bulundu. 97 yılında Dersim’e giderek gerillaya katıldı. P.Ü ve Alt Bölge Komutanıydı. Ovacık Kırkmerdivende ihbar sonucu 16 Mart 2005 tarihinde düşmanla girdiği çatışmada hayatını kaybetti.

Adı: Süleyman
Soyadı: Açıkel
Doğum Yeri: Dersim/Ovacık/Aktaş
Doğum Tarihi: 1969
Parti Adı: Özgür
Konumu: Parti Üyesi

Olaya ilişkin MKP açıklamasıdır:

KIRKMERDİVEN – SATIR DAĞI ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!

Halk Savaşımızın kahraman şehitleri Özgür (Süleyman Açıkel), ve Rojhat (Hüseyin Özalp) yoldaşlar 16-17 Nisan 2005 tarihinde düşmanın ağır saldırısı karşısında feda ruhuyla çarpışıp Satır Dağı’nın doruklarına çekildiler. Özgür ve Rojhat yoldaşlarımızın şehit düşmesi, nitelik ve tecrübe birikimleri bakımından önemli bir kayıptı. Yoldaşlar köylü gerilla savaşımızda uzun yıllar bulunup bir çok görev ve sorumluluklar üstlenmiş, düşmanla girdikleri çarpışmalarda başarılı-olumlu pratikler sergilemişlerdir.

Özgür ve Rojhat yoldaşları kavgalarına bağlılıkla anarken, onlar şahsında özelde Parti şehitlerimizin, genelde ülkemiz ve dünya devrim ve komünizm şehitlerinin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Sınıflar arası savaşım ağır kayıplar da dahil ciddi bedeller ödemeyi koşullar. Bu göze alınmaksızın kurtuluş ve komünizm davası güdülemez. Bundandır ki, savaş doğasının acımasız ve ağır bedelleri kabulümüzdür. Ezilen halkların kurtuluşu ve komünist toplum idealiyle yola çıkan biz komünist ve devrimciler asla ölümü büyük meydan okuyuşumuzun önüne engel olarak görmedik, görmüyoruz. İşte Özgür ve Rojhat yoldaşlarımız bunun en canlı kanıtıdırlar. Bizler kefenlerimizi giyerek meydana çıktık, ya sınıf düşmanlarımız, onlar mezara girmeye hazır mı?

Yoldaşlarımızın şehit düşmesine uzanan gelişmeler şöyledir:

22 Kasım 2004 tarihinde Kırkmerdiven Vadisi’nde çığ altında kalarak şehit düşen Yılmaz Karakaş (Oğuz) yoldaşın cesedi bulunup defnedilememişti. Yoldaşın bulunup defnedilmesi karların eriyip azaldığı Nisan ayına kalmıştı. Dolayısıyla, Nisan ayının 15’inde üç kişilik bir gerilla birimi, yoldaşın cesedini bulup defnetmek için görevlendirilip olay (çığ) yerine gönderildi. Ancak Oğuz yoldaşın cesedi bulunamamıştı. Bu aktivite doğal olarak karda iz bırakmış ve aynı zamanda görüntü verilmesi olasılığını da gündeme getirmişti.

Nitekim ertesi gün, yani 16 Nisan günü düşman helikopteri izleri takip ederek barınak noktasını tespit etti. Helikopterin hiçbir uçuş ve keşif yapmadan, ansızın ve direkmen gelip izleri takiple barınağı tespit etmesi, helikopterin bir ihbar ve somut bilgi üzerine geldğini göstermektedir. Vadi’nin ta üst kısımlarında kısa mesafede oluşan izlerin görülmesi vb. tesadüfi değildi!

Helikopterin barınağı tespit etmesinden kısa bir süre sonra saldırı helikopterleri gelip barınağı vurmaya başladı. Diğer taraftan da çeşitli noktalara asker bırakılarak yığınak oluşturuldu. Saldırı helikopterleri gelip saldırı başlamadan önce Özgür ve Rojhat yoldaşlar gözetleme ve savunma amacıyla kayalığa çıkıp yerlerini almışlardı. Karadan barınağa yönelen düşman askeri Özgür ve Rojhat yoldaşların silah menziline girince, yoldaşlar düşmanı geri püskürtme amacıyla ateşe başladılar. Düşman askeri, Halk Kurtuluş Ordusu’nun kurşunlarıyla darbelenmişti. Dört düşman askeri yaralanarak etkisizleştirilmişti. Karşılıklı başlayan çatışma eşitsiz koşullarda yoğun olarak sürüyordu. Düşman, helikopterlerden roket ve uçak savarlarla, karadan ise top ve değişik silahlarla yoldaşların bulunduğu kayalığı vuruyordu. Çarpışma akşama kadar sürdü. 16 Nisan akşamı yoldaşlarla kurduğumuz telsiz bağlantısında Özgür yoldaşın ağır yaralı olup konuşamadığını ve bu konuşma sırasında şehit düştüğünü öğrendik. Kayalıkları tutan Rojhat yoldaş, düşmanın gece de yaptığı saldırıyı göğüsleyerek ertesi günün (17 Nisan) öğle saatlerine karşı tek başına çarpıştı. Maalesef öğleye doğru saatlerde düşman tarafında katledilerek şehit düştü. Bundan sonra düşmanın kara gücü barınağa daha kolay bir şekilde saldırıya geçti. Helikopter vuruşlarıyla sonuç alamayan düşman, yüzlere varan top atışı, gaz ve el bombaları ve çeşitli silahlarla imha saldırısına girişti. Ancak bütün girişimleri Partimiz’e bağlı Ordu gücümüzün karşı ateşiyle boşa çıkarıldı. Düşman, Özgür ve Rojhat yoldaşlarımızı katletmenin ötesinde istediği sonucu elde edemedi.

Özetle yoldaşların şehit düşüşü böyle gelişti. Bunun dışında, yoldaşların “köye gittikleri” gibi dedikodular doğru değildir. Bilgi-ihbar kaynaklarını gizleme uğraşlarıdır. Ancak, yoldaşlar Oğuz yoldaşın cesedini aramaya gidip, dönerlerken (15 Nisan’da) görülmüş olabilir ya da yoldaşların karda bıraktıkları izler birileri tarafından görülüp ihbar edilmiş olabilir. Ki, buna dair bazı ipuçları elimizde bulunmaktadır.

Özgür yoldaş şehit düştüğünde partimiz üyesi olmakla birlikte Halk Kurtuluş Ordusu’nda Alt Bölge Komutanlığı’nda örgütlü bulunmaktaydı. Rojhat yoldaş ise partimizin ileri sempatizanı olup mıntıka komutanlığında örgütlüydü.

Süleyman Açıkel ve Hüseyin Özalp yoldaşlar ölümsüzdür!

Devrim ve komünizm şehitleri ölümsüzdür!

Yaşasın köylü gerilla savaşımız!

Yaşasın Halk Savaşı!

Şan olsun Baş Kumandanımız Kaypakkaya yoladaşa ve 72 ihtilalci çizgisine!

Şan olsun Marksizm-Leninizm-Maoizm’e!

Önceki İçerikYılmaz Veli Göç
Sonraki İçerikHüseyin Özalp