109 Nolu Açıklama
Uluslar arası proletarya ve dünya halklarının büyük öğretmenleri olan Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldaşların ölümsüz anıları başta olmak üzere, coğrafyamız devrimci hareketinin Komünist ve devrimci önderleri olan Mustafa Suphi, İbrahim KAYPAKKAYA, Mahir ÇAYAN, Deniz GEZMİŞ ve Mazlum DOĞAN şahsında tüm dünya devrim ve Komünizm şehitlerinin ölümsüz anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Kızıl anılarını selamlıyor, Halk Savaşı kararlılığıyla Komünizm yürüyüşündeki bilimsel ısrara oturan devrim sözümüzü yineliyoruz.
Toplumlar tarihini sırtlayan sınıflar mücadelesi keskin ve kanlı çatışmalar içinde çilekeş halkların destansı direnişleriyle ilerledi. Kıyım ve katliamlardan geçirilen dünyanın mazlum halkları kan ve can bedeli omuzladığı kalkışmalarla büyük alt-üstler yaratarak tarihi günümüze kadar taşıdı. Sınıflar mücadelesi yasası tüm toplumların ilerlemesine hükmederken, bundan bağımsız olmayan coğrafyamız da kaçınılmaz olarak sınıflar mücadelesinin alevleriyle tanıştı.
Emperyalist dünya gericiliğinin saldırganlığı krizleriyle birlikte daha da artmaktadır. Emperyalist haydutluk Irak, Afganistan, Filistin ve diğer dünya ülkelerinde halklar ve ezilen ulusları kan ve gözyaşına boğmaktadır. Öte taraftan Nepal, Hindistan, Filipinler, Türkiye-Kuzey Kürdistan gibi dünyanın kırlarından Halk Savaşları yükselerek dünya halklarına umut taşımaktadır. Emperyalist gericilikle kol kola yürüyen yerli gericilik faşist baskı ve barbar terörünü ağırlaştırmaktadır. Coğrafyamızda emperyalist yapılanma süreciyle halklarımızın devrimci muhalefeti ve alternatif devrimci güçler, karşı-devrimci saldırıların hedefi olmakta, Kürt ulusal hareketi aynı saldırılara maruz kalarak tasfiye edilmek istenmektedir.
Halklarımızın kurtuluş davası uğruna Komünist ve devrimci güçler tarafından proleter dünya devriminin bir parçası olarak siyasal coğrafyamız topraklarında başlatılan sınıflar mücadelesi çetin kavgalarda ödenen anlamlı bedeller üzerinde ilerlemektedir. Devrimci başkaldırı ve sınıfsal meydan okuyuş; keskin çarpışmalarda sertleşmiş kararlı bir geleneğe, sağlam zemin ve zenginliğe sahiptir.
Coğrafyamız devrimci ve komünist hareketi, faşist hakim sınıflar diktatörlüğünün azgın saldırılarında büyük bedeller ödedi. Karşı-devrimin sistemli faşist terörüne maruz kalan coğrafyamız halkları, Kürt ulusal hareketi ile sınıf hareketinin bugüne kadarki haklı devrimci mücadelesinde on binlerce şehit verdi. Coğrafyamız, feodal-faşist devletin uyguladığı katliamlarla adeta kan gölüne çevrildi.
Özellikle silahlı savaşım temelinde yürütülen devrimci kalkışma bölümü, daha ağır ve daha büyük bedellerle örülen köklü miraslar bırakmakta, daha acımasız çatışma, doğasında sertleşmektedir. Devrim toprağı kanla sulanmakta, devrim amansız mücadeleler içinde acıyla yoğrulmaktadır. Tarih kan ve can pahasına yazılmaktadır.
Daha şimdiden küçümsenemez birikim ve acılarla dolu deneyimlere tanık olan coğrafyamız devrimi, kahraman şehitlerimizin kızıla boyadığı devasa bir hazineyi oluşturur. Yoldaşlarımızdan enternasyonalist kadın Komünist Barbara Anna Kistler, Manuel Demir, Mehmet DEMİRDAĞ, siper yoldaşlarımız devrimci önder-kadro ve savaşçılardan, Mahsun KORKMAZ, Dursun KARATAŞ, Sebahat KARATAŞ, Osman Yaşar YOLDAŞCAN, Hayri DURMUŞ, Süleyman YETER (…) ve daha yüzlerce Komünist ve devrimci, SUPHİ, KAYPAKKAYA, ÇAYAN ve GEZMİŞLERİ izleyerek uzun bir şehitler kervanı devrimimizin harcını kanlarıyla kardılar.
Şehitlerle daha da anlamlanan bu devrimci bellekte, partimizin kesintisiz mücadele pratiği ve ödediği bedeller tartışmasız bir yer tutmaktadır.
Ulusal ve uluslar arası ölçekteki devrimci hareketin Komünist parçası olan Partimiz, devrimci savaştaki kararlı duruşuyla edindiği haklı saygınlık ve altına imza attığı soylu miras temsiliyle coğrafyamız devrim ve komünizm kulvarında önemli bir dinamik oluşturmaktadır.
Partimiz devrimci kurtuluş ve Komünizm mücadelesine önderlik misyonuyla ağır bedeller ödediği gibi, bundan sonra da sınıf mücadelesinde yeni bedeller ödeyerek karşı-devrimin saldırılarını göğüslemeye devam etmekte kararlıdır. Partimiz, devrim ve komünizm önderliğinin Halk Savaşı kulvarındaki tereddütsüz adayı, proletarya ve halklarımızın siyasi savaş örgütü olarak biricik öncü kurmayıdır.
Coğrafyamız devrimci hareketi yelpazesine Maoist açıdan dikilen Partimiz, Büyük Proleter Kültür Devriminin ürünü olarak parlayan bir umut ışığı gibi ülke karanlığına serpildi. 24 Nisan 1972 yılında KAYPAKKAYA yoldaşın kurucu önderliğinde Halk Savaşı çığırıyla yükselen partimiz, kuruluşuyla birlikte sınıf mücadelesinin kızgın korlarıyla tanıştı. Halk Savaşı çizgisindeki ana doğrultusu, onun bilimsel cüretle gerilla savaşının sıcak pratiğine atılmasını koşulladı. Bir kıvılcımla kuruyan bozkırı tutuşturmaya tutkun bir sevdayla devrim dalgalarına atıldı.
Partimiz, geride bıraktığı 37 yıllık mücadele tarihinde, kurucu önderi KAYPAKKAYA yoldaş sonrasında, İşkence hanelerde Sülayman CİHAN, gerilla çatışmalarında Kazım ÇELİK, Cüneyt KAHRAMAN ve Cafer CANGÖZ olmak üzere dört Parti Genel Sekreterini, İsmail BULUT, Baba ERDOĞAN, Aydın HAMBAYAT ve daha onlarca önder kadrosunu, Ali Haydar YILDIZ, Seyfi BATAR, Rıza SÖKMEN ve daha onlarca komutanı, yüzlerce üye ve savaşçısını Halk Savaşı toprağına vererek yitirdi. Dağlarda gerilla savaşı siperleri, şehir çatışmaları, işkence hane ve zindan direnişleri gibi sınıf mücadelesinin en ağır koşullarında ve her cephesinde kahramanca verilen kavgalarda, yüzlerce Halk Savaşçısı partimiz önderliğine Kaypakkaya yoldaşın kızıl ruhuyla toprağı kaygısızca kucakladı. Yüzlerce devrim savaşçısı parti militanı öncelleri olan Kaypakkaya’yı takip etti.
Toplumlar yaşamında olduğu gibi, Partimizin siyasal yaşamında da önemli tarihsel kesitler vardır. Ki, bunlar tarihe altın harflerle not düşerler. Devrim önderlerinin yitirilmesi, devrimlerin patlak vermesi, büyük hareket ve katliamların yaşandığı tarihler ve sınıflar mücadelesinde birer kazanım ve mevziye dönüşen tarihler bu günlerdendir. Bunlardan biri de hiç kuşkusuz ki Mayıs ayıdır.
Mayıs ayı dünya ve coğrafyamız işçi sınıfı hareketi ve sınıf mücadelesinde büyük bedellerle elde edilmiş mevziler bakımından önemli bir yer tutmaktadır. En önemlisi de Kurucu önderimiz Kaypakkaya yoldaşın 18 Mayıs 1973’te işkence hanelerde katledilmesi başta olmak üzere, birçok devrimci ve Komünistin fiziken yitirilmiş olması Mayıs ayına apayrı bir anlam vermektedir. KAYPAKKAYA yoldaş, ‘’Ser verip Sır vermeme’’ ilkesini 18 Mayıs’ta billurlaştırarak ölümsüzleşirken, Mayıs ayına derin bir anlam yüklüyordu…
Partimiz, kurucu önderini fiziken yitirmiş olmasının anlamlı içeriğine uygun olarak Mayıs ayını, ‘’Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Ayı’’ olarak tespit etmiş bulunmaktadır.
Partimiz, 1978 yılında gerçekleştirdiği Birinci Konferansında aldığı kararla, Parti ve Devrim Şehitlerini Anma tarihini, Ocak ayının son haftası olarak belirlemiştir. Parti Birinci Kongre önderliğimizin 2005 yılı İkinci Kongre öngünlerinde katledilmesi sonrasında, 2007 yılında gerçekleştirilerek 17’lere atfedilen Parti 2. Kongremiz yeni bir karar alarak Parti Şehitleri ile Devrim Şehitleri Anma etkinliklerini tek tarihte birleştirip, tarihini Mayıs ayı olarak tespit etti. Buna uygun olarak, her yıl Mayıs ayında Parti ve Devrim Şehitleri Anma Etkinlikleri düzenlenmektedir.
Geçmişe dayanmayan bir gelecek tasavvur edilemeyeceği gibi, tarihinden destek almayanlar yeni tarihler yaratma yolculuğunda sağlam yürüyemezler.
Bilincimiz şu ki, şehitlerine sahip çıkamayanlar tarihine de sahip çıkamazlar ve geleceği doğru inşa edemezler. Bundandır ki, partimiz doğru tarih bilincine uygun olarak, tarihinin unutulmaz ve en anlamlı bir parçası olan şehitlerini anmayı önemli bir görev olarak yürütmektedir.
Şehitleri anmanın anlamını bilimsel zeminde açıklayan Partimiz; şehitlerin anılarından, ideolojik-politik nitelik ve duruşlarından, devrimci çizgi ve fedakâr mücadelelerinden öğrenmeyi, bilhassa devrimci amaçlarını gerçekleştirmeyi, onları anmanın içeriği olarak asıl alır. Onların devrettiği bayrağı devrim ve Komünizm ruhuyla taşıyıp emperyalist dünya gericiliği ile yerli uzantılarını alaşağı etmek üzere devralınan bayrağı, yüksek burçlara dikme görevini şehitlere bağlılığın en gerçek muhtevası olarak kavrar.
Partimiz tarihi tecrübelerin üzerinde gelişme bilinciyle, tarihinin en ulvi değerleri olan şehitlerini ve tüm dünya devrim ve Komünizm şehitlerini anmayı, onların ideallerini gerçekleştirme hedefiyle devrim ısrarını sürdürmenin bir ödevi olarak kabul eder.
Şehitlerimiz kavgamızın ışıldayan yol gösterici meşalesi ve devrimimizin temel taşlarıdır. Onlar tarihimizin ölümsüz anıları ve granit sertliğinde yıkılmaz kaleleridir.
Devrimler tarihinin en anlamlı bedelleri, tarihin unutulmaz anıları ve kopmaz parçaları olan şehitlerin anısına bağlı kalmak, devrimci davaya bağlı kalmanın gereğidir.
Onları anmak; devrim ile karşı-devrimin amansız çatışma doğasında her türden zorluğa göğüs gererek proletarya önderliğinde halkların davasına bağlı kalmaktır.
Onları anmak; proletarya önderliğinde devrimde ısrar etmek ve halkın kurtuluş davası ile büyük özgürlük yürüyüşünün yılmaz savaşçısı olmak demektir.
Onları anmak; Bağımsızlık, Halk Demokrasisi, Sosyalizm ve Komünizm davasında sebatkâr bir nefer olmak demektir.
Şehitlerimizi anmanın nihai gerçek görevi olarak; emperyalist gericilikle yerel uzantılarının el ele verip, egemenlik ve sömürü imtiyazı uğruna insanlıkla birlikte tüm doğayı yok etmek pahasına pervasızlıkla yürütülen ölümcül hegemonyasını parçalamak üzere, proletarya partisi önderliğinde Yeni Demokrasi, Sosyalizm ve Komünizm hedefiyle devrimci savaşımı yükseltmeye çağırırken; dünya gericiliğine karşı proleter dünya devriminin her parçasında toprağa düşenleri bir kez daha anıyor, kızıl anılarını kılavuz ediniyoruz.
Komünizm ve Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!
Parti Şehitleri Ölümsüzdür!
Kahrolsun Emperyalizm-Feodalizm-Faşizm ve Her Türden Gericilik!
Yaşasın Maoist Komünist Partisi!
Yaşasın Halk Savaşı!
Maoist Komünist Partisi
Merkez Komite-Siyasi Bürosu
Mayıs 2010