85 Nolu Açıklama
İşçiler, Köylüler, Gençler, Emekçiler;
Türkiye-Kuzey Kürdistan da bu yıl içerisinde 29 Mart ta gerçekleştirilecek Yerel Seçimlerin öngünlerinde bulunuyoruz.
Emperyalist ekonomik, politik ve bir çok noktada onun stratejik uşağı faşist Kemalist Türk devleti ve klikleri tarafından sömürü ve zulüm politikalarının ezilen-sömürülenlere daha rahat kabul ettirilmesi için yaklaşan yerel seçimleri bir basamak olarak kullanmak istemektedirler.
Daha şimdiden ideolojik ve politik yalanlar ve demogojiler eşliğinde halkları, ezilen ulus ve milliyetleri, çeşitli inançlara mensup kurum ve hareketleri kendi yörüngesine çekerek daha da güçlü çıkmanın uğraşı içerisindeki faşist devlet ve kliklerine karşı bütün ilerici, aydın, demokrat, yurtsever, devrimci ve komünist güçlere büyük görevler düşmektedir.
2008 Aralık ayında çeşitli reformist, demokrat, yurtsever, devrimci ve komünist güçlerin oluşturduğu Biz Varız Platformu merkezi olarak önemsenmeliydi. Ancak başlangıçta bazı açmazları ve yanlışlıkları barındırdığı için merkezi özelliğini kısa sürede yitirerek parçacı, keyfiyetçi, faydacı(pragmatist), dar grupçu ve klikçi sekter ve oportünist çizgiler hemen kendini göstermiş ve bu yanlışlar doğrultusunda somut pratik politikalar uygulanmıştır. Hiç de devrimci dayanışma ve siper yoldaşlığına sığmayan pratik politikalar Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki devrimciler arası hukuk kurallarını bir kenara iten tutumlar ile boyutlandırılarak halklar, ezilen ulus ve milliyetler ve inanç sistemlerine mensup kurum ve kişiler arasındaki birliği ve dayanışmayı zayıflatan bir hal almıştır. Kıymeti kendilerinden menkul bu faydacı ve yer yer sekter pratik politikalardan Türkiye-Kuzey Kürdistan ezilenleri ve sömürülenleri ile devrimci ve komünist hareketi artık yeterince doğru dersler çıkarmalıdır. Keza kuyrukçu bir pratik çizgiyle kendilerini var etme politikaları ise en başta bütün halklar, ezilen ulus ve milliyetler olmak üzere yurtsever, devrimci ve komünistler arası dayanışma ve birliği karartan bir başka olumsuz noktadır. Halkların, ezilen ulus ve milliyetlerin, çeşitli ezilen inanç sistemlerine mensup mazlumların, insanlığın ve doğanın ortak genel değerleri ve çıkarları göz ardı edilerek ilerici, aydın, demokrat, yurtsever, devrimci ve komünist olunamaz.
Anti- demokratik bir şekilde faydacı, dar grupçu ve sekter bir çizgiyle oluşturulan platformların sonucu da anti- demokratik ve yıkıcı olur. Bu gün itibariyle bu noktalarda ısrar ederek kendilerini kandıranlar ve ezilenleri yanıltanlar, kendi bindikleri dalı kestiklerinin farkına varmalıdırlar. Hangi taraftan olursa olsun dayatmalara karşı dik durulmalıdır. Dahası örgütsel bağımsızlığımıza yönelen her türden dayatma kimden gelirse gelsin bu asla kabul edilmez ve edilmemelidir de. Bunun yanında dostlar arasında karşılıklı inatlaşmalardan da kaçınmak zorundayız.
Bir yandan emperyalist destekli faşist Kemalist Türk devleti ve klikleri, diğer yandan parçalı ve dağınık ilerici, yurtsever, devrimci ve komünist hareket, Türkiye-Kuzey Kürdistan ezilen ve sömürülenlerine çare olamazlar. O halde dar grupçu ve rekabetçi, parçacı örgüt fetişizminden bir an önce sıyrılıp ezilen ve sömürülenlerin her noktada doğrudan seferber edildiği bir pratik yönelime girmeliyiz.
Elbette her sınıf ve ara tabakalara tekabül eden birey, grup, kurum, hareket ve partiler kendi ideolojik, sınıfsal ve siyasal niteliklerine göre bir teorik pratik tutum alacaklardır. Fakat ortak oluşturulan ya da oluşturulacak platform ve eylem birliklerinde kendilerini halklara, ezilen ulus ve milliyetlere, ilerici, demokrat, yurtsever, devrimci ve komünistlere dayatan olmamalı ve bu yanlış kabul edilmemelidir.
Maoist komünistler yerel seçimlere yönelik siyasetini bir taktik politika şeklinde ele almaktadır ve amaç-araç, strateji-taktik, birlik-dayanışma vb olguları hiç bir zaman gözden kaçırmamalıdır. Ayrıca kapalı kapılar ardında yürütülerek halkın dışlandığı belediye başkanlığı, muhtarlık, il ve ilçe belediye meclis üyeliği sürtüşmeler, siyasal dayatmalar ve ilkesiz ittifaklar içerisinde yer almamalıdırlar. Bütün demokrasi güçleri ve halkımızda böylesi olumsuz pratik politikalar karşısında dar grup çıkarlarını değil ezilen ve sömürülenlerin çıkarları temel alınarak hareket edilmelidir. Bugün ilkesiz ve tutarsızlıklar ile ekilen tohumlar yarın karşımıza zehirli çiçekler yani kötü ve olumsuz politikalar olarak geri dönecektir.
Türkiye-Kuzey Kürdistan halkları, ezilen ulus ve milliyetleri ve çeşitli inançlara mensup mazlumları ciddi ve tutarlı devrimci ve komünist harekete ihtiyaç duymaktadır. Maoist komünistler her noktada buna cevap olmak zorundadır.
Maoist komünistler kitle faaliyetlerinde, demokrasi ve sosyalizmin güçleri arasında yer aldıkları platform, eylem birlikleri ve ittifak içerisinde doğru demokrasi ve komünist anlayışını ve siyasetini de götürmelidirler. Bunun için oluşturulan ortak mevzilerdeki diğer güçlerin eksiklik ve zaafiyetlerine rağmen bizzat içerisinde mücadele ederek demokrasi ve sosyalizmin güçlerine somut önderliğini pratik de taşımalıdırlar. Her bir bölge ve yereldeki yerel seçimde dahil bütün çalışmalarını politik iktidar perspektifiyle yürüttüğümüz Halk Savaşına doğrudan ya da dolaylı olarak hizmet edici temelde ele almalıdırlar.
Bölge, il, ilçe, kasaba ve köylerdeki her bir alanın özgünlükleri dikkate alınarak merkezi görev dinamizmiyle ezilen ve sömürülenleri her noktada karar sahibi hale getirmek için mücadelesini yürütmelidirler. Uzun vadeli ve kalıcı kazanımlar, doğru ve somut taktik politikalarda ısrar ve halkların doğrudan katılımıyla ancak gerçekleştirilecektir.
Faşist Kemalist Türk devleti ve kliklerinin devrimci ve komünist güçlere çok yönlü saldırısı devam ediyor.
Emperyalist kapitalizmin ekonomik krizin faturasını 29 Mart yerel seçimlerinden daha da güçlü çıkarak Türkiye-Kuzey Kürdistan halklarına daha katmerli ve boyutlu bir şekilde çok yönlü ödettirmek isteyen emperyalizmin uşağı komprador patron ağa devleti ve kliklerine karşı bütün ilerici, aydın, demokrat, yurtsever, devrimci ve komünist güçleri ezilen ve sömürülenlerin doğrudan katılımıyla destekleyelim ve bu saldırı sürecinden daha da birlik ve dayanışma içerisinde çıkalım. 29 Mart yerel seçimlerini halkla birlikte yönetmenin bir aracı haline getirelim.
Yaşasın Halk İktidarı İçin Yerel Yönetim Anlayışı ve Politikası!
Söz, Yetki, Karar ve İktidar Halka!
Biz Kazanacağız, Halk Kazanacak, Halk Savaşı Kazanacak!
Yaşasın Bağımsızlık-Halk Demokrasisi-Sosyalizm ve Sınıfsız-Sömürüsüz Komünizm Mücadelemiz!
Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!
Maoist Komünist Partisi
Merkez Komitesi- Siyasi Bürosu Mart 2009