Devrim ve sosyalizm mücadelemiz, uzun ve meşakkatli bir yol üzerinde ilerlemektedir. Bu gerçek, daha partimizin kuruluşunun hemen ardından yaşadığımız ağır yenilgiyle birlikte net biçimde ortaya çıkmıştır. Dünya ve Türkiye devrimci hareketleri bu zorluğu geçmişte yaşadı ve bugün de yaşamaktadır. Bu çetin mücadele sürecinde yüzlerce yoldaşımızı şehit verdik. Mücadelemizin anlaşılır olabilmesi için, şehitlerimize ve ödenen bedellere bakıldığında devrimci kararlılığımızın büyüklüğü görülmektedir. Onlar, bize sadece geçmişi değil, geleceği de gösteren yol fenerleridir.
Marx’ın, “Yaşamı belirleyen bilinç değil, tersine bilinci belirleyen yaşamdır” sözünü, şehitlerimizin yaşamı ve bilinçlenmesiyle bütünleşen çizgisinde görmek gerekir. Bu bilinçlenmenin önünde irademiz dışında hiçbir güç duramaz. Çünkü bilmek, yapmaktır. Tıpkı ölümsüz 17’lerimiz gibi cüret ve kararlılığımızı ancak savaşarak gösterebiliriz.
Mücadele, Ölümü Yüceltmek Değil İnancı Büyütmektir
Elbette mücadelemiz, ölümü yücelten bir anlayışla yürütülemez. Böyle bir yaklaşım, sosyalizm mücadelesine zarar verir. Asıl vurgulanması gereken, devrim uğruna bedel ödemeyi göze alacak kadar mücadeleye inanmaktır. İşte bu inanç, Kaypakkaya hareketinin bugüne taşınmasının temelidir. Lenin’in “Bizi yüz defa yenecekler, ama yüz birinci defada biz kazanacağız” sözü, bu iradenin somut ifadesidir.
Meral Yakar’dan Ali Çelik’e uzanan şehitler katarımız, bu inancın ve sürekliliğin ifadesidir. Çünkü biz, 17’lerden devraldığımız bayrağı taşırken “Bedel ödemekten çekinmeyenler, o bedeli neden ödediklerinin bilincindedir” şiarıyla yürüyen bir hareketin neferleriyiz. Körü körüne bir inanç değil, halkın yaşadığı sömürüyü, zulmü hisseden, yüreğinde devrim özlemi taşıyan bilinçli bir inançtır bu.
Tarihten Güç Almak, Geleceği Kazanmaktır
17’leri anmak, yalnızca geçmişi hatırlamak değil, onlardan aldığımız sorumluluğu taşımaktır. Tarih tanıktır: Sendelediğimiz her anın ardından, ayağa kalkışımız iktidarı kazanma cüretinin ilanı olmuştur. Kaypakkaya’nın Mustafa Suphiler’den devraldığı devrimci cüret, her yenilgiden sonra yeniden ayağa kalkmamızın anahtarı olmuştur. 17’lerimizin öncülük ettiği 1. Kongremiz, bu cüretin ve ideolojik netliğin ifadesidir.
- Kongre sürecine gelindiğinde, tablo hiç iç açıcı değildi. Zindan direnişinden doğan Devrimci Güçler’in yaşadığı ağır kayıplar ve F tipi cezaevlerine karşı verilen destansı direniş, birçok bedelin ödendiği bir dönemdi. Ancak Mao’nun da belirttiği gibi, “Plan yapılırken kitleleri seferber etmek ve sapma payı bırakmak zorunludur.” Bu uyarı dikkate alınmadığında doğabilecek politik sonuçlar, daha ağır bedellere neden olabilir. Buna rağmen bu bedeller, mücadeleyi daha ileri taşımak içindir.
Maoizm ve Kongrelerimiz: İdeolojik Kararlılığın İfadesi
- Kongre irademiz, Maoizm’le yüklenip Halk Savaşı’yla ilerleme stratejisinin ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu irade, 17’lerin mücadele ve kayıplarında kendini gösteren komünist kararlılığın yeniden boyutlandırılıp inşa edilmesidir. Bu çizginin Maoist olması bir rastlantı değildir. Devrimci öznenin ideolojik, politik ve örgütsel olarak bu çizgiyle bütünleşmesi zorunluluktur.
Bugün her militanımızın ideolojik şekillenişi ve bu şekillenmenin mücadelesine yansıması kritik önemdedir. Sosyalist yurtseverlik bilinci, sınıf perspektifi ve Marksist-Leninist-Maoist (MLM) düşünce ile ideolojik bir bütünlük oluşturulması kaçınılmazdır. Kadın ve gençlik başta olmak üzere tüm toplumsal alanlar, bu ideolojik çizgiyle yeniden buluşmalıdır. Kürdistan’dan Varto’ya, Hozat’a kadar halk savaşının her parçası, bu bilinçle yürütülmelidir.
Şehitlerimiz Mücadelenin Önderliğinde Yaşamalıdır
Şehitlerimizi anmak, onları mücadelemizin ideolojik ve politik önderliğinde yaşatmakla mümkündür. Onları yalnızca kayıplarımız olarak değil, ideolojik hattımızın birer taşıyıcısı olarak görmeliyiz. Bu, ancak onların bıraktığı mirası sahiplenmek ve mücadeleye taşıyarak mümkündür. Ender, Hüseyin ve nice yoldaş; her biri ideolojik şekillenmenin ürünü olarak karşımızdadır. Asıl tehlike; ideolojik dağınıklık, kolektif ruhun kaybı ve irade zayıflığıdır.
Partiler için en büyük tehlike, ideolojik netliğin yitirilmesidir. Bu tehlike baş gösterdiğinde, onu aşmak büyük bir kolektif irade ile mümkündür. 1. Kongre’nin önder kadrosunun taşıdığı esas, 17’lerin 2005’e kadar kesintisiz taşıdığı MLM birikimidir. Bu birikim bugün daha da büyütülmelidir.
Tutkumuz Devrimdir, Yolumuz Halk Savaşı
Biz şehitlerimizin kaybını bir yıkım olarak değil, devrimci düşlerimizin hasret yüklü mirası olarak görüyoruz. Onların bize bıraktığı emaneti korumak ve ileri taşımak için ant içmiş devrimcileriz. Faşist saldırılar, partimize ve ordumuza yönelik operasyonlar ne kadar derin olursa olsun, bizleri yıldırmayacaktır.
Bu ağır kayıpların ardından gösterilen irade, II. ve III. Kongre irademizde cisimleşmiştir. 17’lerin mücadele azmi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Proletarya mücadelesinin kızıl ateşinde çelikleşmiş bu çizgi, işkence tezgâhlarında, grev halaylarında ve devrimci marşlarda vücut bulmuştur. Her adım, bir öncekinden devralınan birikimin ve bir sonrakine devredilecek inancın ürünüdür.
Enternasyonal proletaryanın önderlerinden Gonzalo’nun da dediği gibi:
“Siyasette bazen kaptırıp gitmek gerekir ki, tutkular ve derin duygular kararlılığımızı güçlendirsin. Böyle zamanlarda yürek konuşur ve savaş için vazgeçilmez olan devrimci tutku kendini gösterir.”
17’ler, bu tutkunun en berrak ifadesidir. Bugün bize düşen görev, o tutkuyu kuşanarak sosyalizm mücadelesini büyütmektir.
Son Söz: 17’lerin Emanetiyle Sessizliği Aşacağız
Faşist komprador sistemin ekonomik ve siyasal krizleri her geçen gün derinleşmektedir. AKP/RTE iktidarı, geniş halk yığınlarına, devrimci güçlere, burjuva muhalefetine ve tüm muhalif kesimlere yönelik baskı ve saldırılarını artırmaktadır. Ancak bu saldırılar, sistemin derinleşen çelişkilerinin göstergesidir.
Fabrikada, tarlada, kampüste mücadele eden kitlelerin tepkisi, devrimci mücadeleye kanalize edilebildiği ölçüde anlam kazanacaktır. Sessizliğin içinden büyüyen öfkeyi devrimci hatta örgütlemek, 17’lerin emanetini kuşanmakla mümkündür.
Ve biz biliyoruz:
“Savaşın, ölenlerin öngördüğü şeye – proletaryanın zaferine – erişmek için durmaksızın savaşın.”
KANLA YAZILAN TARİH SİLİNMEZ!
17’LER SAVAŞ VE ZAFER GEREKÇEMİZDİR!
TÜM HAPİSHANELERDEKİ MKP TUTSAKLARI
Haziran 2025
Not: MKP tutsaklarından gelen bu yazı, iletişim kısıtlamaları nedeniyle gecikmeli olarak yayınlanmıştır.